Dolar Endeksi Nedir?
ABD Dolar Endeksi (DXY, USDX) ABD Dolarının yabancı kurlar karşısındaki değerinin bir göstergesidir. Endeksin tasarımı, bakımı ve yayınlanması ICE Futures tarafından yapılır ve “U.S Dollar Index” adı ile de tescillenmiştir.
Dolar endeksi; Euro, Japon Yeni, İngiliz Sterlini, Kanada Doları, İsveç Kronu ve İsviçre Frangının ağırlıklı geometrik ortalaması ile hesaplanır. Bu hesaplama dahilinde Dolar Endeksi içerisindeki yabancı para birimlerinin ağırlıkları şu şekildedir:
- Euro (EUR) = %57,6
- Japon Yeni (JPY) = %13,6
- İngiliz Sterlini (GBP) = %11,9
- Kanada Doları (CAD) = %9,1
- İsveç Kronu (SEK) = %4,2
- İsviçre Frangı (CHF) = %3,6
Dolar Endeksi’ni Ne Etkiler?
ABD’de yüksek GSYH, düşük işsizlik gibi doları güçlendirecek bir veri akışının gelmesi ya da Dolar Endeksinde (DXY) yer alan altı para biriminde değer kaybı yaşanması durumunda Dolar Endeksi’nde yukarı yönlü hareketler görülebileceği gibi tersi durumlar ise Dolar Endeksi’nde aşağı yönlü hareketlere neden olabilir.
Geçtiğimiz Aylarda Dolar Endeksi’ni Etkileyebilecek Gelişmeler Nelerdi ?
Özellikle geçtiğimiz aylarda adını sıkça duyduğumuz Dolar Endeksi bizler için neden bu kadar önemli ? Dolar Endeksinde görülen yukarı yönlü hareketler neden hisse senedi piyasalarında satış baskısını da beraberinde getiriyor ?
Öncelikle FED’in geçtiğimiz yılın son aylarında başlattığı tapering ve ardından gelen faiz artırımları sonrasında Dolar’ın neredeyse tüm para birimleri karşısında hızla değer kazandığını ve bunun akabinde de Dolar Endeksinde yukarı yönlü hareketlerin görüldüğünü takip ettik. Şöyle ki Dolar’ın güç kazanıyor olması yatırımcıların hisse senedi gibi riskli varlıklardan çıkarak tasarruflarını ABD Tahvilinde ve Dolar’da tutmasına zemin hazırlıyor. Diğer taraftan Ons Altın’da Dolar’ın bu güçlü seyrinden nasibini alıyor gibi görünüyor. Öyle ki Ons Altın’da yıl yükseği olan 2070 seviyesinden 1620 bandına gerileyerek yaklaşık yüzde 20 değer kaybı yaşandığını takip ediyoruz.
Elbette Dolar Endeksi’nin güç kazanmasındaki tek neden FED’in yaptığı faiz artırımları değil. Diğer taraftan Rusya – Ukrayna arasında yaşanan savaş durumu da Euro Bölgesi’ni ciddi anlamda sarsmış durumda. Bu durumda beraberinde zaten COVİD-19 pandemisinde kırılma noktasına gelen tedarik zincirinin Euro Bölgesi adına sarsılmasına ve özellikle enerji maliyetlerinin ciddi manada artmasına zemin hazırladı. Artan enerji maliyetleri ve tedarik zincirindeki kırılmada beraberinde enflasyonun hızla yukarı hareket etmesine neden oldu. Geldiğimiz noktada Euro Bölgesi’ndeki bu durum beraberinde Euro’nun da Dolar karşısında değer kaybetmesine ve Dolar Endeksi’nin daha da yükselmesine olanak sağladı.
Ardından İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın istifası ve yeni Başbakan Liz Truss’un vergi başta olmak üzere ekonomi politikaları sonrasında, Sterlin’in rekor değer kaybı ve tahvil piyasalarında yaşanan kaos ortamı da Liz Truss’un istifasına yol açtı. Bu durumda beraberinde Dolar Endeksi’nin güçlenmesini hızlandırdı.
Japonya tarafında ise genişletici para politikasının uygulanmaya devam edilmesi sonrası Japon Yeni tarihi düşük seviyelere gerilerken, müdahale açıklamalarına karşın tepki alımıyla karşılaşılmadığı ve beraberinde Dolar Endeksi’nin yeniden güç kazandığını takip ettik.
Geldiğimiz noktada FED’in faiz artırımlarındaki kararlılığı ve ABD Tahvillerindeki yukarı yönlü seyir bizlere faiz artırımlarının henüz bitmediğini gösteriyor. Bu durumda beraberinde Dolar Endeksi’ndeki oynaklığın artmasına ve hisse senedi piyasalarında satış baskısının artmasına neden oluyor.